The Herobrine
Bölüm 1 (Rüya)
Ashley, her zaman gerçekle alakalı rüyalar görürdü. Bu yüzden rüyalarından çok korkardı. Genelde gördüğü rüyalar en korkunç yerinde biterdi. Yine bir gece küçük,topraktan evine güvenle adım attı, yatağına yattı ve korkarak gözlerini kapadı. İşte yine başlamıştı. Rüyasında Nether'deydi, yerde bir delik açıldı ve içinden bir insan eli çıkıp Ashley'i çekti. Ter içinde uyandı. "Kahretsin!" diyerek yataktan kalktı. Rüyasında elin çektiği ayağının üzerinde kıpkırmızı bir el izi vardı. "Merhaba! Kimse var mı?!" diye sordu. Her zamanki gibi, cevap yok... Ama o da ne? evinde gözleri beyaz bir koyun vardı. Çığlık attığı anda koyun kaybolmuştu. Evinin arkasında koruma köpeklerini kaldırmak için kapıyı açtı ama bütün köpekleri yerde kanlar içinde yatıyordu. Gözleri dolu dolu olarak diamond kılıcını çekti ve etrafına bakındı. "Her neredeysen konuş benimle!" Bu olayların hiç biri daha önce başına gelmemişti. Birden bire gözünde eski hatıralar canlandı. Çocukluğunda onu ailesinden koparan, esrarengiz bir biçimde çıkan yangın, ve o anda görür gibi olduğu beyaz gözlü adam... Cidden o da kimdi? Etrafına baktı. "Pekala Ashley, o gün gördüğün adam sadece bir göz yanılmasıydı,korkacak bir şey yok..." Çok yakınında bir ses, "Hayır var..." dedi.
Bölüm 2 (Karşılaşma)
Ashley sırtında onun nefesini hissediyordu. Hayır hayır, bu bir insanın, yada her neyse işte yaşayan herhangi bir varlığa ait olamayacak kadar sıcaktı ve ensesini yakmaya başlamıştı. Yutkunarak arkasını döndü. arkasındaki toprağın küçücük bir kısmı netherrack'e dönmüş ve yanmaktaydı. Ve ateşlerin arasında hayaletimsi bir silüet...Doğru görüp görmediğinden emin olmak için gözlerini ovuşturup tekrar baktı. Küçüklüğünde gördüğü o adam, hayalet gibi süzülerek ona doğru yaklaşmaktaydı. Ashley geri çekilmeyi denedi ama ayağı taşa takılınca düştü. Gölge ateşin içinden çıkmıştı.Evet bu oydu... Esrarengiz hayalet, masum bir aileyi yok eden katil... Ashley ayağa kalkıp diamond kılıcını çekti. "Sakın yaklaşma yoksa seni keserim!!" Bunu korkarak söylemişti. Adam kılıca bakmaya başladı. Kılıç erirken Ashley'in eline düşen sıcak diamond damlacıkları canını acıtmaya başlamıştı. Kılıcı fırlattı. Adam gülümseyerek karşılaşmaları boyunca ilk kez konuştu: "Beni öldürebileceğini mi sanıyorsun?". Ashley korkarak "E-e-evet." dedi. Adam alaycı bir ses tonuyla; "Zavallı, benim hakkımda hiç efsane, hayalet hikayesi dinlemedin mi?" "Ben hayaletlere inanmam." İşte bu bir yalandı. "Cesur davranmaya çalışma, senin hislerini ve düşüncelerini görebiliyorum." Adam Ashley'e biraz daha yaklaşır, öyle ki aralarında sadece bir kol uzunlukta mesafe kalmıştı. Hiç bir şey düşünmemeye çalışıyordu ama bu imkansızdı, ne zaman korksa olumlu şeyler düşünerek kendini teselli etmeye çalışırdı. Belki de bu sadece bilinç altında kurduğu bir hayaldi. Eğer öyleyse düştüğünde canının acımaması gerekirdi. Yine de şansını denemek için kendini çimdikledi. Hayır. Canı acımıştı bu bir rüya değildi. Adam elini uzatarak Ashley'in boğazını tuttu. O anda sanki Nether'de yanıyormuş gibi korkunç bir acı hissetti. Bir kılıç sesi duyuldu, hayaletin gözleri faltaşı gibi açıldı ve birdenbire tuzla buz olup kaybolmuştu. Ashley yere çöktü. karşısında genç bir adam vardı.
BÖLÜM 3
Genç adamın parlak gülüşleri Ashley'in gözünü almıştı. Yavaşça Ashley'in düştüğü yere yaklaştı ve elini Ashley'e uzattı. Ashley adamın elinden tutarak kalktı. 'Teşekkür ederim.' dedi Ashley. Ashley'in kalp atışları hızlanmıştı. O adam birden kahkaha patlattı. 'Böyle bir ilginç karşılaşma olduğu için özür dilerim. Ben Vetroit.' dedi 'Bende Ashley, memnun oldum beyfendi.' Beyfendi diye hitap etmene gerek yok Ashley. Sadece Vetroit yeterli.
Vetroit parlayan, ucunda zümrüt bulunan kılıcını kınına koyar. Ashley 'Üzgünüm ama siz tam olarak kimsiniz' der. Vetroit keskin bakışlarının eşiğinde anlatmaya başlar.
"Yıllar önce bu krallıkta yaşayan bir şövalyenin oğluydum. 8 yaşımdayken gözlerimin ucundan geçiyor. Herobrine'nin kahkahaları gözümün önünde tekrar tekrar canlanıyor. Kendimi dövüş sanatları üzerine adadım. Bir gün Herobrine'den intikam alacağım. Yoldan geçerken bir gariplik olduğunu sezdim. Ve bir bakayım dedim. Birde baktım ki Herobrine. Hemen koşup sana yardıma geldim bayan. Neyse benim yoluma gitmem gerek, daha sonra görüşmek dileği ile."
Vetroit kapıya doğru yönelir. Arkasına dönerek "Görüşmek üzere bayan."
Ashley titreyerek "Görüşmek üzere Vetroit."
4. Bölüm
Tam Vetroit giderken Ashley sesi titreyerek, "Vetroit dur!" Yutkundu. "Korkuyorum, beni evine alabilir misin?"
Vetroit arkasını dönüp iç çekti. "Pekala öyle olsun..."
Ashley Vetroitlerin evine gitmişti. Vetroit şömineyi yakmak için odun toplamaya gitmişti
Ashley olanları düşündü. İlginç şeyler yaşamıştı ama bu farklıydı ....
O şeyi görmüş, hissetmişti. Ailesinin katilini! Keşke onu öldürücek ailemin intikamını alıcak gücüm olsaydı diye düşündü.
O doğaüstüydü güçleri gibi... Dışarısı yağmurluydu. Ashley yorgun hissediyordu. Biraz uzanmak ihtiyacı duydu.
Yorgundu. Son derece. Uzandı. O an kapı çaldı.
Ashley kızdı tamda yeni yatmıştı! Vetroit olamazdı orman uzaktaydı bu kadar çabuk gelmesi imkansızdı.
Birden içini korku kapladı. Ya oysa! Ya o hayaletse diye düşündü...Korka korka kapıya doğru ilerledi. Kapıyı araladı. Kapıda tatlı mı tatlı bir kız duruyordu. Çok sevimliydi. Ashley sordu "Burda ne arıyorsun küçük kız?"
Kız sessizce konuştu;
"Benim hiç yakınım yok hepsi öldü. Evim yok sığınıcak bir yerim yok... Efendim lütfen bana yardım edin" dedi.
Ashley`nin içi burkuldu. O kızı orda bırakmak canilik olurdu! Onu eve almak zorundaydı. Acaba Vetroit onu almasına kızarmıydı?
Hayır canım Vetroit o kadar kötü biri değildi. Kıza doğru eğildi "Ah canım benim içeri gel lütfen! Sana sıcak birşeyler veriyim" dedi içtenlikle.
Kız gülümsedi o kadar tatlıydıkı Ashley onu çok sevdi. Kız içeri girdi.
O kücük adımlarıyla girişteki koltuğa nazikçe oturdu.Ashley mutfaktan biraz kurabiye getirip verdi. Kurabiyeyi veriirken kıza dokundu. Ah çok soğuk diye düşündü. Bir battaniye getirip kalan ateşin yanına oturttu.
Asley konuşmak istedi. Nazikçe sordu
"Adın ne senin tatlı kız?"
Kız tatlı tatlı gülümseyerek cevap verdi
"Ben Emily" dedi, ve utanarak sordu "Ya senin adın ne?" Ashley tatlı olmak için çok uğraşıyordu kızı üzmek veya kırmak hiç mi hiç istemiyordu. "Ben Ashley tanıştığımıza sevindim" dedi.
"Bende" dedi kız gülerek. Emily kendi kendine birşeyler fısıldadı. Ashley birşey istediğni düşündü. "Canım eğer birşey istersen söyleyebilirsin". " Ah hayır bu kadar çok şey yaptınız ve beni evinize aldınız size minnettarım" diye karşılık verdi kız.
Kapı çaldı. Bu Vetroit olmalı diye düşündü Ashley. Kapıyı açtı. Hemen konuşmaya başladı "Sana bir şey söylemeliyim az önce bir kız geldi çok tatlıydı ıslanmıştı ve yalnzdı. Hiç yakını yokmuş. Bende acıdım içeri aldım sorun olmaz değilmi?" diye herşeyi bir solukta anlattı.
Vetroit sakince "Ah Ashley anlamıyormusun? Burası tehlikeli onun kim olduğunu nasıl bilebilirsin? Dış görünüşe bakmamalısın?" dedi.
Ashley inkar etti " Hayır onu görmeden konuşma! O sadece küçük bir kız ne yapabilir ki? Vetroit herkez kötü değildir!" dedi.
Vetroit iç çekti kendi kendine birşeyler dedi ama Ashley duymadı. Salona gittiler Emily sönmüş söminenin önünde oturuyordu. Gece olmuştu. Ashley Emily`e yatak hazırladı.
Herkez yattı. Ashley birden uyandı. Nefes alamıyordu. Ev yanıyordu!...
5. Bölüm (Kavga ve İtiraf)
Vetroit'in burnuna yanık kokusu gelmeye başlamıştı. Vetroit gözlerini hafif araladı ,Ashley'in eve aldığı kız parmak ucunda elinde bir çakmakla yatağına girdi.
Çakmağı yastığının altına sakladı ve gözlerini kapadı. O anda Ashley uyandı. Bir dakika ev mi yanıyordu?? Vetroit bacaklarında bir sıcaklık hissetti, O da ne?!?
Bacakları yanıyordu. Ashley bunu gördü ve sırt çantasındaki su dolu kovayı Vetroit'in üzerine su döktü. Emily hâlâ yatağında mışıl mışıl uyuyordu.
Ashley Emily'i kucağına alarak dışarı çıkta ve Vetroit'e "Vetroit!! Kitapları boşver şimdi!!" diye bağırdı. Vetroit elinde bir kucak dolusu kitapla evden çıktı.
Birlikte koşarak evden uzaklaştılar. Emily hıçkırarak ağlamaya başladı. 2 saat sonra Emily tekrar uykuya daldı.
Vetroit "Evi o bücür yaktı!" Parmağıyla Emily'i gösterdi. Ashley "Saçmalama, onu kıskanıyorsun!" dedi. Vetroit sesini yükselterek "Asıl sen saçmalama Ashley! Onun gibi bir çocuğu kim kıskanır!"
Ashley güldü " Basbayağı onu KIS-KA-NI-YOR-SUN!" dedi.
Vetroit suratını buruşturarak, "Küçük çocuklar gibi davranıyorsun!" dedi. Ashley bir kahkaha attı "Ah Vetroit beni sevdiğini söyleyemiyorsun" dedi.
Vetroit kızardı ve başını eğdi. Bir süre öyle kaldılar. Sonra Vetroit " Ashley sen çıldırdın mı?! Neden seni seveyim ki dünyada senden başka kız mı yok!" diyebildi.
Ashley'in yüzü bir an gölgelendi ama sonra sesini yükselterek konuştu " Bu söylediğine ancak gülebilirim! Bal gibi seviyorsun beni!" .
Vetroit " Uzatma! Bu kavga iyice sapıttı. Konu kapanmıştır NOKTA!" dedi. Ashley bir kahkaha patlattı " Vericek cevap bulamıyorsun! Pekala bu kadar yeterli NOKTA!"
Vetroit hışımla ormana daldı. Ashley kendi kendine konuştu " Hıh! Beni sevdiğini söyleyemiyor bile. Ne biçim bir erkek bu!" dedi.
Güneş hafiften doğmaya başlamıştı. Vetroit sinirlenmişti. Ashley neden bu kadar gıcıktı ki?! Ondan nefret ediyorum diye düşündü. Sonra bu düşüncesinin sadece bir saçmalık olduğunu anladı.
Biraz yumuşamıştı. Ashley'in yanına dönmeye karar verdi. Ona herşeyi itiraf edecekti. Yanına vardığında bağırdı " Hey Ashley cevap mı bekliyorsun! SENİ SEVİYORUM!" . Sesi ormanda yankılandı...
Bölüm 6 (Herobrine'ın Hikayesi)
Emily Vetroit'in son sözünün ardından uyanmıştı. Neşeli bir şekilde, "Günaydın!" dedi. O sırada Ashley Vetroit'in yangından kurtardığı kitapları karıştırıp Herobrine ile ilgili bir şeyler var mı diye bakarken kitapların adlarını kendi kendine mırıldanıyordu. Ashley, "Sonunda!" dedi ve eline aldığı kitabı Vetroit'in gözünün önünde salladı. Emily merakla Ashley'in karıştırdığı kitaba baktı ve "Bu nedir?" diye sordu. "Herobrine'ın kim olduğunu öğrenmemizi sağlayacak şey." diye cevapladı Ashley. Emily endişeyle yutkundu. "Ya gerçekte kim olduğum ortaya çıkarsa?" diye düşündü. Bu düşünce onun moralinin bozulmasına sebep olmuştu. Ashley okumaya başladı; "Herobrine bu Dünyadaki hiç bir varlığa benzemez, acıkmaz, susamaz, uykusu gelmez, canı acımaz, mutlu olmaz, heycanlanmaz vs. tek bir duyguyu hissedebilir, Kin... Zamanında onun da normal bir insan olduğu hakkında söylentiler var ancak bunlar henüz kanıtlanmış değil. Herobrine Nether'den kaçmış, şeytani bir varlıktır. Onu gördüğünüzde tanıyabilmeniz için sadece gözlerinin boş olduğunu bilmeniz yeterli, fakat genellikle bu görüntüde sizin karşınıza çıkmaz." Soluklanmak için bir kaç saniyeliğine durdu ve devam etti, "Küçük bir kız, beyaz gözlü bir koyun, hatta ailenizden biri gibi bile karşınıza çıkabilir." Emily dudağını ısırdı. Vetroit ise başı ile Emily'i gösterdi ama Ashley kaşlarını çatıp başını hayır anlamında salladı ve okumaya devam etti. "Bu yüzden dikkatli olmalısınız. Aniden kapınız çalındığında kimseye güvenmeyin. Herobrine evinizi yakabilir, siz uyurken üzerinize lav dökebilir.Size dokunduğunda ister acı çektirir, ister hiç bir şey yapmaz, isterse de ruhunuzu alır. Herobrine'dan kurtulmanın bilinen herhangi bir yolu yoktur. Bir kez sizin peşinize takıldı mı istediğini almadan yakanızı bırakmaz ki genellikle istediği ruhunuzu almaktır. Ayrıca bunu istediği zaman yapabilir ama bunu yapmadan önce uzun bir süre size acı çektirir, korkutur. Herobrine'ın mezarının Bedrockların orada olduğu söyleniyor. Herobrine'ın mezarını gördüğünü iddia edenler onun hala çürümemiş bir biçimde, kanlar içinde yattığı-" Ashley kitabı kapadı. "Kitabın diğer sayfaları yok." dedi. Emily derin bir oh çekti. Vetroit ise Ashley'e kitabı vermesi için işaret verdi. Ashley kitabı Vetroit'e uzattı. "Bu sayfaları ben koparmadım." Suratı şüpheci bir ifadeye büründü. Emily "Kim koparmış olabilir ki?" diye masumca sordu.Vetroit Ashley ile aynı anda "Bilmiyorum" dediler. Ashley Vetroit'e "Yangından hiç yemek kurtarabildin mi?" diye sordu. Vetroit başını hayır anlamında salladı. "O halde yiyecek bir şey bulmamız gerekiyor." Ashley ayağa kalktı, hemen arkasından da Vetroit. Ashley kılıcını çekerek ormana doğru gitti. Emily'i tamamen unutmuşlardı. Vetroit de Ashley'in peşinden ormana daldı.
Onların yeteri kadar uzaklaştıklarına emin olduktan sonra toza dönüşerek kayboldu.
Bölüm 7
Ashley, hızlı adımlarla ormanın içinde yürüyordu. Vetroit etrafa bakarak kılıcını sarmaşıkların üzerinden geçiriyordu. Sarmaşıklar bir dokunma ile kesilip yere düşüyordu. Ashley ormanın içine hızlı bir şekilde dalmıştı. Vetroit arkasına bir anda döndü. Herobrine arkasındaydı. Kılıcı ona doğru salladı. Birden Vetroit ne olduğunu anlamadan yere düştü. Bacağı taşın üzerine çarpmıştı. Bir süre orada kaldı. Ashley bir anda Vetroit'in olmadığını fark etti. Gerisin geriye dönüp geldiği yoldan geri döndü. Vetroit yerde bacağını tutmuş bir şekilde yatıyordu. Ashley gülümsedi ve elini Vetroit'e uzattı. Hafif bir ıslık çaldı. Vetroit arkasına korku ile döndü. Ashley olduğunu fark etti. Ve Ashley'in elini tuttu. Vetroit ile Ashley'in gözleri tam birbirine bakmaktaydı. Ashley birden Vetroit'in dudağına yapıştı. Vetroit engel olmaya çalışsada Ashley bırakmıyordu. Vetroit'de Ashley'e sarıldı. Ve zamanın geçtiğini fark etmediler.
Bölüm 8 (Yeni Biri)
O an ağaçların arasından bir hışırtı geldi. Ve ağaçların arkasından biri çıktı. Yüzünü kapişonla örtülüydü ama genç birisi olduğu belli oluyordu. Ashley o an geri çekildi.
Vetroit "Hey ne oldu?" diye sordu. Ashley kafasını ileri doğru uzatarak arkasına bakmasını işaret etti. Vetroit arkasına baktı genç adam ağırdan ağırdan onlara doğru yürüyordu.
Vetroit utançtan kıpkırmızı kesildi. Vetroşt birden bağırdı "Herobrine!" Genç adam " Hayır ben Herobrine değilim!" Ashley "Pekâlâ o zaman kimsin?" diye sordu. Genç kibarca "Ben Daniel peki ya siz?"
dedi. Ashley'de kibar olmaya çalışarak "Bende Ashley tanıştığıma sevindim" dedi. Vetroit "Buna inanmamız gerekmiyor!" diye bağırdı. Daniel "Bayım her yüzünü gizleyen kişi Herobrine değildir." dedi.
Vetroit kabaca "Ne kadar açıksözlüsün böyle bu biraz yapmacık olmuyor mu?!" Ashley sessiz kalamadı "Vetroit çok kabasın!" dedi. Daniel Ashley'e dönerek "Önemli değil bayan şimdiye kadar böyle insanlarla çok karşılaştım bir önemi yok" dedi hafif gülümseyerek.
Ashley'de gülümseyerek karşılık verdi "Burdaki işin nedir? Yani kötülükten sormuyorum" dedi. Daniel "Yıllar önce bir arkadaşım ölmüştü ama ben onun öldüğüne inanmıyorum ve onu arıyorum" dedi. Ashley "Belki onu daha önce görmüşümdür nasıl biriydi?" diye sordu.
Daniel "O kadar eskiydi ki sadece gözlerinin masmavi, isminin de Ashley olduğunu hatırlıyorum." Vetroit fısıldadığını zanederek "Hey bu işte birşeyler var Ashley" dedi. Ama bunu Daniel da duymuştu kabalık olmaması için duymamazlıktan geldi.
O an bir gümbürtü koptu. Ashley telaşla arkasını döndü. Tam karşısında Herobrine duruyordu!...
~Bölüm 9 Creeper~
Daniel ve Vetroit aynı anda kılıçlarını çektiler. Ashley ise olduğu yere mıhlanıp kaldı. Herobrine Daniel'a döndü. Daniel'ın önünde bir şimşek çaktı. O ise geriye doğru takla attı. Az önce üstünde durduğu toprak parçası bir kül yığınına dönüşmüştü. Ashley korkuyla geriledi. Vetroit kılıcını Herobrine'a doğru savurdu. Herobrine Vetroit'in kılıcına karşı bakışını kullandı. Kılıç erimişti. Artık Vetroit'in tek silahı yumruklarıydı. Daniel Ashley ve Vetroit'i korumak için önlerine geçti. Herobrine dişlerinin arasından bir şey fısıldadı ama Ashley ne dediğini anlamamıştı. Herobrine Daniel'in bir hareketiyle kaybolmuştu. İşte bu çok tuhaftı. Ashley şaşkınlıkla sordu; "Bunu nasıl yaptın?" Daniel onu duymamış, ve ya duymazdan gelmişti ki cevap vermedi. Daniel "Gidiyoruz. Burası güvenli değil." dedi. Ashley ve Vetroit itiraz etmediler. Uzun bir süre tek kelime etmeden yürüdüler. En sonunda Ashley Daniel'a tekrar sordu, "Herobrine'ın kaçmasını nasıl sağladın?" Daniel bu kez cevap verdi; "Bu bir sır..."
---------------------------------------------------------------------------
Daniel nasıl onu kaçırdığını söyleseydi Ashley de Vetroit de ondan nefret ederdi. Doğrusu bu bir sır sayılmazdı. Eğer Herobrine'a ne dediğini onlara söyleseydi bütün hayat hikayesini anlatması gerekirdi. Hikayesi ise kendisine göre utanç vericiydi. Gerçek ailesi ölmüştü, ama bu utanç verici kısım değildi. Bir anda Ashley Vetroit'e dönerek "Vetroit!! Emily'i unuttuk!" diye bağırdı. Vetroit arkasını döüp gittikleri yerden geri dönmeye başladı, Daniel'a sadece onu takip etmek kalmıştı. Geldiklerinde Emily orada oturmuş kitaplara bakıyordu. Emily Daniel'a döndü, gözleri birden hınçla parladı, sonra hemen söndü. Daniel o küçük kızın Herobrine olduğunu anladı ama bozuntuya vermek istemediği için sessiz kaldı. Ashley gergin olan havayı biraz yumuşatmak için "Hey biz domuz avlayacaktık ama unuttuk" diyerek zoraki bir biçimde gülümsedi. Daniel ise "Boşverin, bende et var." dedi ve elini çantasına uzatıp bir kaç dilim pembe, pişmemiş et çıkardı; "Fırınınız var mı?" Vetroit bu söze oldukça ters bir biçimde tepki verdi; "Evim yeni yandı, fırın var gibi mi gözüküyor?". Daniel çantasından demir bir kazma çıkardı, o halde ben biraz taş ve kömür bulmaya gidiyorum." dedi ve ayağa kalktı. Biraz yürüdükten sonra kömür buldu. Kazmaya başladı. Kazdığında ise küçük bir mağaraya düştü, sinir bozucu canavar sesleri geliyordu. Madenleri önemsemeden karanlığa doğru ilerledi, yanında hiç meşale yoktu ama korkmuyordu. Neredeyse bütün mağaralar aynı yere çıkardı; Bedrocklar ve Herobrine'ın Krallığı... Herobrine'ın Krallığı tahmin edildiği gibi Nether'de değildi. Bunu oraya daha önce gittiği için biliyordu. Arkasından "Sssssss...." diye bir ses duyunca düşüncelerinden sıyrıldı. Hemen arkasını döndü. Yeşil, üzgün bir surat ona bakıyordu.
BÖLÜM 10 (Kamp)
Yaydan çıkan bir hışırtı duyuldu. Yeşil canavarın suratına tersten bir ok atılmıştı. Yeşil canavar yere düşmüştü. Vetroit'in sol elinde meşalesi görünmekteydi. Ashley ise kadınlığını saymayıp yeşil canavarı haklamıştı. Vetroit'in gözlerindeki ateş sönmüştü. Vetroit ani bir gülümseme ile madenden yukarı çıkmaya başladı. Evimize gidiyoruz. Titanlardan kalma kutsal bir kılıç mevcut elimde. Bu kılıç ile Herobrine'ye karşı koyabiliriz. Vetroit ve ekibi mağaradan çıkmış ve güneye doğru dönmüşlerdi. Karanlık basmaktaydı. Vetroit bir meşale yaktı. Ve yola devam ettiler. Yolda büyük bir domuz sürüsü görmüşlerdi. Vetroit meşaleyi Daniel'e uzattı daha sonra Ashley'in elindeki yay ve okları kavradı. Domuzlara nişan aldı ve onları hızlı bir şekilde öldürdü. Botunu çıkarttı ve göle ayağını soktu.
Vetroit : Bu gece kampı burada yapıyoruz, güzel bir yer. Yalnız sudaki yansımanız sizi kandırabilir. En korktuğunuz şeyin yansımasını görebilirsiniz.
Daniel : Hayalet göl değil mi burası?
Vetroit : Evet ama korkulacak bir şey yok.
Ashley çoktan derin bir uykuya dalmıştı. Daniel'de Ashley'in yanına kıvrılmıştı. Vetroit çantasını açtı ve içinden büyük bir kitap çıkardı. Okumaya başladı, kitabı okurken Vetroit'de derin bir uykuya dalmıştı.
Bölüm 11 (İskeletler)
Daniel sağ omzuna saplanan bir okun acısıyla yattığı yerden fırladı. 3 tane iskelet kendisine doğru gelmekteydi. Daniel omzundaki oku çıkardı ve sol eliyle kılıcını çekti. Bir tane iskeleti kılıcıyla ortadan ikiye ayırdı, diğerine bir yumruk salladı ve iskeleti yere düşürdü. Üzerine oklar yağıyordu ama hiç birisi ona isabet etmemişti. 3 iskeleti de öldürdükten sonra elini omzuna koyup çekti. Berbat bir biçimde kanıyordu. Cekedinin kolunu sıyırdı, gömleğinden bir parça koparttı ve koluna sardı. Canı çok acıyordu. Ashley ve Vetroit uyanmamışlardı. Tekrar uzandı ve uyumayı denedi ama bu acıyla uyumak imkansızdı.
-------------------------------------------------------------------------
Ashley dudağına kondurulan bir öpücükle gözlerini açtı. Etrafına baktı, Vetroit'in gözleri kapalıydı ancak gülümsüyordu. Daniel'in ise sırtı Ashley'e dönük olduğu için onun suratını göremiyordu. Ashley ayağa kalktı. Daniel'ı kalkması için sağ omzundan dürttü. Daniel canının acısıyla küçük bir çığlık attı, bunun üzerine Vetroit de uyandı. Vetroit, "Neler oluyor burada?" diye sordu. Daniel "Kolum..." diye inledi. Ashley ise "Özür dilerim, kolunun yaralı olduğunu bilmiyordum." dedi. Daniel ise sorun değil." dedi. Ashley farketti ki Daniel karşılaşmaları boyunca hiç kapişonunu çıkarmamıştı, bu çok tuhaftı. Bir kaç havlama sesi duyuldu. "İnsan?" diye düşündü Ashley...
~Bölüm 12 Yangın~
Bu hiç de normal değildi. Hayalet Göl'ün yakınında hiç bir zaman köy olmamıştı, en azından varsa da Daniel görmemişti. Vetroit sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı, arkasından da Daniel. Ashley ise tereddüt ediyordu ama orada yalnız kalmamayı seçti ve o da Daniel ile Vetroit'in arkasından geldi. Yaklaştıkça sesler arttı, sıradan havlamalar yerini çığlıklara, ağlaşmalara bıraktı. Orada neler oluyordu öyle? Daniel'ın adımları hızlandı, bir an önce olanları görmek istiyordu, sanki sesler onu kendisine çekiyordu. Oraya vardığı zaman karşılaştığı korkunç manzarayı görünce olduğu yere mıhlanıp kaldı. Sertçe yutkundu ve "Olamaz..." dedi. Hayatında hiç bu kadar tuhaf hissetmemişti, sanki, sanki bu olayları daha önce yaşamış gibi... Vetroit onun yanına geldiğinde de aynı tepkiyi verdi. Büyükçe bir köy ateşler içinde yanıyordu! İnsanlar bir o yana bir bu yana kaçışıyor, küçük çocuklar ağlaşıyordu. Daniel'ın dikkatini hemen yanında yanmakta olan bir binayı göstererek bağıran bir bayan çekti. Hemen onun yanına koştu, arkasından da Vetroit ile Ashley. Sadece kadının yanına vardıklarında ne dediğini anlayabildiler; "Oğlum! Oğlum içeride! Az önce bir kadın içeri onu kurtarmak için girdi ama çıkmadı! Lütfen, lütfen onları kurtarın!!". Daniel ve Vetroit içeriye daldılar. Vetroit sağ tarafı göstererek, "Ben buradan gideceğim, sen soldan git." dedi. Daniel sola döndü, ateşlerden kaçarak yürüdü, yürüdü ta ki henüz yanmamış olan tahtaların olduğu bir yığına varıncaya kadar. Oradan ağlama sesleri geliyordu. Daniel kulağını yığına dayadı ve seslendi, "Orada mısınız?" cevap olarak "Şükürler olsun ki birisi bizi buldu!" diye bir kadın sesi geldi. Daniel yığını ittirmeye çalıştı ve kendi kendine mırıldandı, "Kapişon yüzünden önümü göremiyorum ve bu yığını ittirmek için en az iki kişi gerekiyor, acaba kapişonu çıkararak tekrar denesem mi?" ve kapişonunu sol eliyle geriye itti. "Ahhh..." diye sessizce inlemek zorunda kaldı. Tahmin ettiği şey olmuştu. Herobrine'ın kendisine hatıra olarak bıraktığı sağ gözü yine yapacağını yapmıştı. Acıyı geçirmek için kapişonunu hızla geri örttü ve yığındaki bir tahtayı iki elini kullanarak çekti. Evet, başarmıştı! Dumanlar saçarak yıkılan yığının arkasından derin, zümrüt yeşili gözleri olan genç bir kadın ve kucağında küçücük bir çocuk göründü. Kadın gözleri ışıl ışıl olarak, "Çok teşekkürler! Size borcumu nasıl ödeyebileceğimi bilmiyorum." dedi. "Hayır hayır. Bana borçlu değilsiniz." diye karşılık verdi Daniel.Kadının güzelliği karşısında hayran kalmıştı. Zaten Daniel'in her zaman kadınlara karşı bir zaafı olmuştu ama şimdi bunu düşünecek zaman değildi, Vetroit'i de bulup buradan çıkmaları gerekiyordu. Daniel çıkışı buldu ve kadın ile çocuğu binadan çıkardı. Sonra arkasını dönerek ilerlemeye başladı ki dışarıda o küçük çocuğun annesine anlattıklarını duydu; "Anne, o binanın içinde başka birisi de vardı ve çok korkunçtu, gözleri beyaz beyaz!" Daniel'ın gözleri nefretle parladı, hınçla kapişonunu tekrar geriye attı. Acıdan korkmuyordu, ölümden de... Tam o anda karşısında bir adam gördü, beyaz gözlü. Herobrine konuştu; "Kapişonunu çıkarmakla büyük hata ettin, Daniel." dedi. Daniel sol gözünü bir kedi gibi kıstı, sağ gözünü kısmayı ise denemedi bile. "Masum insanlardan ne isti-" lafının devamını yerine getiremedi, acıyla yere çöktü...
Bölüm 13 (Feda)
Herobrine kötü kahkahalar ile Daniel'e yönelmişti. Daniel istemeden yere çökmüştü. Herobrine Daniel'in ruhunu almak üzere elini Daniel'e uzattı. Vetroit elinde bir elmas kılıç ile geri dönmüştü. Daniel ile Herobrine arasında santimler kalmıştı. Vetroit cebinden bir bez çıkardı. Bezi yere koydu. Ashley'e dönüp: "Ashley beni unutmayacağına söz ver!" dedi. Herobrine parlaklığı hissetti. Evet evet, bu parlaklık elmas kılıcın üzerinde yazıyordu. Elmas kılıcın üzerinde ise Lord Vetroit... Vetroit kılıcı Herobrine'ye doğrulttu. "Cehenneme kadar yolun var!" diye haykırdı. Herobrine ilk defa paniğe kapılmıştı. Herobrine panik ile "Sen! Sen Lord Vetroit'sin! Seninle uğraşmamalıydım." dedi. Vetroit bir kelime daha etmesine izin vermeden Herobrine'ye kılıcı sapladı. Herobrine'nin duygusuz kalbini parçalayıp geçmişti. Herobrine ortadan kayboluverdi saliseler içinde.
Daniel anlamıştı Vetroit'in kendini feda ettiğini. Onun ruhunun bedenden ayrılacağını da biliyordu. Bu ölümden sadece hayat iksiri ile kurtulabilirdi. Vetroit Ashley'e dönerek: "Ashley, bu yüzüğe ruhumu hapsedeceğim. Herobrine ölmedi halâ yaşıyor. Kafamda hissediyorum onun kahkahalarını. Yaşam iksiri ile beni kurtarabilirsiniz. Kitapta tüm detaylar var. Bu kılıç ruhlar tarafından yapıldı. Herobrine'nin ezeli düşmanı "Vetroit" tarafından. Kılıcımı iyi saklayın. Son kelimesini ederken Vetroit bir ışığa dönüşmeye başladı. O ışık yerdeki kolyenin içine hapsoldu. Ashley yerdeki yüzüğe yönelip ağlamaya başladı. Hayatında hiç bu kadar acı hissetmemişti. Sevdiğini söyleyemediği biricik Vetroit'i kendini feda etmişti. Elini kalbine koydu, "Seni kurtaracağım biricik aşkım Vetroit!" diye seslendi.
~14. Bölüm~
Daniel çok tuhaf hissediyordu, pişmandı, korkuyordu, üzülmüştü ve afallamıştı. Hepsinin bir nedeni vardı; Bu binaya girip Vetroit'i de peşinden sürüklediği için pişmandı, korkuyordu çünkü Herobrine onun gözünde hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı, üzülmüştü çünkü Vetroit ölmüştü ve son olarak afallamıştı çünkü, tanıdığı sıradan bir insan olan Vetroit, aslında Lord Vetroit'ti. Ama bir şeye inanamıyordu; her şeyi önceden tahmin etmeyi başarabilen Daniel, bu olayların olacağını tahmin edememişti. Birdenbire kapişonunu çıkardığını hatırladı ve hızla gerisingeri örttü. Ayağa kalktı, bina çökmeye başlamıştı. Ashley de elinde sımsıkı kavradığı yüzükle, gözlerinden yaşlar zarafetle süzülerek ayağa kalktı. Dışarı çıktılar, içeride olan tüm olaylar dışarıdan da duyulmuş olacak ki Kurtardığı kadın ve çocuk, orada durup onlardan yardım istemiş olan bayan Ashley ve Daniel'a hayretle bakıyorlardı. İkisi de kendilerini izlemekte olan kalabalıktan olabildiğince uzaklaşabilmek için hızla yürümeye başladılar ama Daniel'ın kurtardığı kadın peşlerinden koşmaya başladı, "İçeride neler oldu öyle?!" diye sordu. Bunun üzerinde Daniel biraz kaba bir biçimde arkasını döndü, konuşmak için ağzını açtı ancak sonra vazgeçti.
Ashley olanların hiç birine inanamıyordu, hayata hiç bu kadar karamsar bakmamıştı. Herobrine'ın kendisiyle beraber Vetroit'i de yok etmesi içini kin ve nefretle doldurmuştu, o an bir gün Herobrine'ı kendi elleriyle bir daha geri gelmemek Void'e yollamak için yemin etti. Evet, bunu yapabileceğine emindi. Ashley bir şeyi kafasına koydu mu yapardı. Ama önce o hayat iksirini yapmaları gerekiyordu. Bunun için de bir büyücü bulmaları şarttı. Kadının peşlerinden gelmesi Ashley'in sinirlerini bozmaya başlamıştı. Yeşil gözlü kadın orada neler olduğunu sorduğunda iyice sinirlendi ama bir şey demedi. Ama son sözü sinirini hemen yatıştırdı; "İstediğiniz iksiri yapabilirim, kendi madenimde bir portalım var, iksirin tarifini de biliyorum. Ama kazanımı ve gereken diğer araçları yangınla berber kaybettim. Araçları yapmak için gereken malzemeleri bulmak gerekiyor. Eğer onları bulmama yardım ederseniz, Lord Vetroit'i kurtarmanıza yardımcı olabilirim."
BÖLÜM 15 (Vetroit'in Yakın Dostu)
Lord Vetroit benim en yakın arkadaşımdır diyerek söze başladı büyücü. Ashley olanlara halâ anlam verememişti. Yarı baygın bir şekilde yürüyordu. Ashley, Vetroit'in Lord olduğunu hiç tahmin etmemişti. Çünkü Vetroit bir lord gibi ukalâ değildi. Çok iyi huylu, cesur ve yürekliydi. Asla dostlarını geride bırakmazdı. Daniel can kulağı ile dinliyordu. Büyücünün şatosu görünmüştü. İlk karşılaşmalarındaki Vetroit'in sözleri zihninde yankılanıyordu : Yıllar önce bu krallıkta yaşayan bir şövalyenin oğluydum. 8 yaşımdayken gözlerimin ucundan geçiyor. Herobrine'nin kahkahaları gözümün önünde tekrar tekrar canlanıyor. Kendimi dövüş sanatları üzerine adadım.
Vetroit'in o parlak gülüşü aklından geçiyordu. Parlak gülüş sanki Ashley'in gözüne güneş gibi vurmuştu. Bu yüzden de gözü sulanmıştı ya. Daniel Ashley'e usulca döndü. Ve ona sarıldı. Usulca 'Geçecek Ashley, can dostum Vetroit'i kurtaracağız!' dedi. Ashley buna inanıyordu.
Büyücü şatonun gıcırtılı kapısını açtı. Büyücü yaşlı, ak sakallı bir dedeydi sanki. Gür ve hoş bir konuşması vardı. Tane tane kelimeleri konuşuyor, yuvarlamıyordu. Büyücü tahta merdivenden yukarı çıkmaya başladı. Bir odanın kapısı belirmişti. Bu odada Vetroit kalmıştı dedi. Ashley odaya daldı. Vetroit'in fotoğraflarını gördü. Onun parlak gülüşü ve neşe saçan gözlerini anımsadı. Gözünden damlalar düştü. Daniel bu sefer karışmamayı tercih etmişti.
Büyücü Merlin merdivenin tam karşısındaki kapıyı araladı ve içeri girdi. Büyük bir kutu masanın üzerinde duruyordu. Masanın üzerindeki kutunun içinden bir parşömen çıkardı. Ve herkesin duyduğundan emin olan bir sesle başladı:
söylenir. Bu nefret dolu yaratığı öldürmek sadece bir kişinin elindedir. Lord Vetroit'in kutsal kılıcı ile Lord Vetroit öldürebilir.
Merlin gözlüğünü hafifçe aşağı indirip Daniel'e baktı. Merlin derin nefes aldıktan sonra söze başladı. Ben bunu Vetroit'den saklıyordum. Herobrine'yi öldürme tutkusu ile kendisine bir zarar vermesini engellemek için.